Bu Blogda Ara

25 Ağustos 2017 Cuma

Alevilikte İslam-İçi ve İslam-Dışı / Din Tartışması: Etem Xemgin'de Aleviliğin Kökeni

[İsmail Engin - @kanalkulturTeori Dergisi’nde 1990 ve 1991 yıllarında yayınlanan "Anadolu Kültüründe Kürt İzleri", [Teori, 10 (1990): 41-47], "Kürt Uygarlığında Alevilik" [Teori, 13 (1991): 41-47], "Kürt İnançlarının Alevilikteki Yeri" [Teori, 14 (1991): 60-65] ve "Kürt Uygarlığında Alevilik Patlaması: Babailer İsyanı" [Teori, 15 (1991): 62-69] başlıklı makalelerinin yanı sıra 1991 yılında Kaynak Yayınları’nda çıkan "Kürt Uygarlığında Alevilik" [İstanbul, 1991] adlı eserinde Cemşid Bender, Aleviliği, "Kürt patentli" bir inanç felsefesi şeklinde görüyor; Aleviliğin, "Kürtler"in aşiret inançlarının rönesansı, "Kürt uygarlığı"nın ürünü bir inanç felsefesi olduğunu ileri sürüyor; Zerdüştlük ile Yezidiliğin, İslamiyeti etkileyerek Aleviliği oluşturduğunu savunuyor; Alevilik ve Bektaşilik Anadolu'da eski ve köklü inanç sistemlerinin "İslami örtü altında şekillenen ürünleridir" diyordu [Bkz. Cemşid Bender: Kürt Uygarlığında Alevilik. Kaynak Yayınları, İstanbul 1991: 41].

Bir süre sonra Nejat Birdoğan, "Anadolu Aleviliğinde Yol Ayrımı (İçerik ve Köken)" [İstanbul, 1995] adıyla yayınladığı eserinde, Anadolu Aleviliğini, Müslümanlıktan doğmamış; Anadolu'daki Türklerin ve Kürtlerin yaşadıkları eski Orta Asya, İran, Mezopotamya bölgelerinde tanıdıkları kimi dinlerin ve geleneklerin bugüne gelmiş, harmanlaşmış ve süzülmüş kalıntısıdır şeklinde yorumluyor; Alevi tapınmalarının, cemlerde yer alan şiir, müzik ve semah ritüellerinin de İslamda bulunmadığından hareketle, Aleviliği İslam dışı buluyor; Alevilikte var olan ritüellere göre, o İslamdan daha eskiydi ve İslam ortaya çıktığında Alevilik olmasa bile başka başka adlarla vardı diye görüşlerini dile getiriyor; İslam kurallarına benzemese bile, Alevilikte görülen namaz ve oruç gibi tapınma biçimlerinin İslamdan değil, eski Asya (Ari, Aryani) dinlerinden kalma olduğunu, caminin, kıblenin ve Kur'an'ın da bulunmadığını ileri sürüyordu...

Birdoğan'la eş zamanlı yayınladığı "Aleviliğin Kökenindeki Mazda İnancı ve Zerdüşt Öğretisi" adlı kitabının "Sunuş" kısmında Etem Xemgin de şunları kaydediyordu:
"Alevilik kısa bir süre öncesine kadar isminden dahi bahsedilmezken ve mensupları da kendini anmaktan korkarlarken son zamanlarda bu konuda bir yayın furyası başlatıldı. (...) Ancak (...) bu soruna da farklı ve çarpık yaklaşıldığını görmekteyiz. Aleviler kendilerini islamiyetin bir mezhebi olarak lanse ederlerken, yaşam tarzlarının ve inançlarının islamiyetle pek uyumlu olduğu söylenemez. (...) Aleviliğin yapısından pek haz ettiği söylenemeyecek olan T. C. Devleti yönetimi veya yönetiminin bir kesimi tarafından 'Alevi'lerin Türk olduğu, Kürt olanların ise Alevi olamayacağı' tezleri desteklenip işlenmektedir. Bir dini inanç ve yaşam felsefesi olarak bilinen Alevi'liğin tekelleştirilmesi de ilginç bir durumdur. Alevi'lerin yaşam tarzi İslamiyetle uyumlu olmasa bile kendine özgü bir yapısı, inanç şekli ile yaşam felsefesi ve bu temelde yaşattıkları bir kültürleri vardır." (Xemgin 1995: 7)
Etem Xemgin "Aleviliğin Kökenindeki Mazda İnancı ve Zerdüşt Öğretisi" (1995) adını verdiği eserinin yazılmasının gerekçesini de şöyle açıklıyordu:
"Bu kitabımızda Alevi kültürünün temel ilkeleri ile değerlerinin kökeninde Mazda dini inancı ve Zerdüşt öğretisinin olduğunu ortaya koyup işlemeye çalışıyorum." (Xemgin 1995: 8)
Xemgin, "İslami Arabizm" (s. 229) adını verdiği İslami Arap değerlerinin Kürtlere zorla dayatılıp benimsetilmeye çalışılması sonunda, "Kötü isnadlarla Mazda dini inancı ile Zerdüşt'ün isimlerinin dahi ortadan kaldırılması sağlandı." (s. 11) görüşünden hareketle, buna karşın, halkın
"belirli bir kesimi Mazda dini inancı ve Zerdüşt öğretisinin yaşam felsefesindeki kültürel ve inanç değerlerini islamiyet kılıfı altında yaşatmaya çalıştı. Günümüze kadar bu durumlarını devam ettiren halk kesimi kendilerine Alevi demektedir. Böylece İslamiyet içerisinde, İslamiyetin büyüklerinden olan Ali'nin yanlıları olarak kendilerini tanıtmaktadırlar. İslamiyet dönemi tarihi sürecinde, İslamiyetten duydukları korkularından dolayı gerçek dini kültürel kimlikleriyle açık bir şekilde kendilerini belirlemekten ziyade, İslamiyetin bir mezhebi olarak kendilerini göstermişlerdir" (s. 12) 
diyordu.

Etem Xemgin'e göre,
"Kürt halkı tarafından kabul edilip inanç gösterilen, Türk'lerin 'Mecussi' başkalarının ise 'ateşperest' dedikleri Mazda dini inancı[nın] (...) görüşleri (...) kuralları; Alevi ve Bektaşi denilen halk kesimi arasında İslamiyetin maskesi altında yaşamını sürdürmektedir." (s. 132-133)
Ateş ve ateşin kutsallığına atıf yapan (s. 174-180) Xemgin (1995), "kurban"ın kökenini (s. 181-187); "dar", "dara kalkma", "dardan indirme"(s. 187-192); "ölüm" ritüellerini (s. 193-196); "Kusti" denilen "kuşak ve kemer"i (s. 208); "kutsal sayılan ışık ve bunların kaynağı olarak gördükleri ateşe, yüzleri dönük olarak ibadet"i (s. 209); "Newroz kutlamaları"nı (s.210-211); tasavvufu (s. 240-241); "nefsi terbiye" "eline, diline, beline" kuralını, "Bir hırka bir lokma" kuralını (s. 243); ... Mazda dini inancı ile Zerdüşt öğretisine bağlıyordu...

Etem Xemgin, bu görüşlerinin ardından "İslamiyet ve Alevilik (Alevilik İslamın İçinde mi, Dışında mı?)" [Doz Basım-Yayın, İstanbul, 2005, 384 S.] ile "Mazda İnancı ve Alevilik" [Berfin Yayınları, İstanbul, 2012, 372 S.] adlı eserlerini yayınlıyordu... [İsmail Engin - @kanalkultur

→ Etem Xemgin: Aleviliğin Kökenindeki Mazda İnancı ve Zerdüşt Öğretisi. Berfin Yayınları: 31, İstanbul 1995, 251 S, + Resimler 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder